İkilemler

Posted by Ahmet Serkan Yıldırım on 14:22
gecenin bu vakti yaşadığım can sıkıntısını geçirmek için konuyla tamamen alakasız olan bu yazıyı yazmak için geçtim bu sefer bloğumun başına.evet uzun zamandır yazmıyodum ama bunu hatırlamanın bi anlamı yok sanki. konu uzun zamandır aklımda olan şey : yaşadığımız ikilemler. her birimiz hayatımızda bi çok ikilem yaşıyoruz.bazılarından bahsedicem. 1. yolda giderken yüzünde yanıklar olan yada yüzünün bir bölümünün kırmızı renkle kaplı olan birini gördünüz.işte size ikilem zamanı.baksam mı bakmasam mı.yüzüne baksanız insanlar bana kötü kötü bakıyor diye üzülür.bakmasanız şunlara baksana beni görünce yüzlerini başka yere çeviriyorlar ! 2. geçenlerde (geçenlerde dediğim baya oldu ) marketteyim.iki tane liseli çocuk bira alıcaklar.ama alkol alımında +18 olduğu için marketçi vermedi bunlara bira.sonra çocuklar üzgün üzgün boyunları bükük şekilde çıktılar.ben alsam versem çocuklara günaha girermiyim ki gibisinden kaldığım ikilem çocukların o haline dayanamadığım için yardım etmemle beraber son buldu.muhtemelen günaha girdim durduk yere. 3. belki biraz da çelişkiye kaçıcak ama bi geçenlerde ( bu baya olmadı ) girdik bi ırkçılık tartışmasına.yahu herkes insandır benim gözümde diyorum.tuttu bana peki ya yunanlı dedi.onun ağzını yüzünü .. dedim. 4. taksici seni bildiğin adrese biraz daha uzun yoldan götürmek istedi.sen bunu anladığın anda taksiden indin. düştüğün ikilem : taksiciyi arayıp şikayet etmek istersin ama sonra dersin ki şimdi arasam adamı kovarlar çoluğu çocuğu vardır işsiz kalır. amaaan.aslında yazılacak çoook çok şey var aslında. dikkat ettiğim bi nokta daha var.her ikilemden bir çıkış noktası var sanki iyi yada kötü olan.ama bu asla çokça yaşadığımız ikilemlerin var olduğu gerçeğini değiştirmez. bi dahaki yazımı bende merak ediyorum ama önyargılar da canımı sıkıyor.( ipucuydu )

ah şu sıcaklar

Posted by Ahmet Serkan Yıldırım on 07:47
herkese uzun zaman sonra yeniden selamlar.
başlıktan da anlaşılacağı gibi ne olacak bu sıcakların durumu yaahu.ankara dedik yazın akşamları serin olur yine de dedik ama son zamanlarda geceleri bile aşırı sıcak.nerden niye gelir bu sıcaklar anlamam ki :) hayır sıcak olsun da bu kadar kasmaya da gerek yok ki ama.hadi kendi gelse yine neyse ama beraberinde getirdiği üşengeçlik sıkılganlık tembellik nedeniyle devamlı evde oturmaktan kilo bağladık hafiften o nolucak :) akşamları bari hafiften serin olsa koşuya falan çıkardım ama o da yok :) belki bu bir kesim tarafından yadırganıcak ama yapıcak bişey yok tek bahane bu şimdilik :D içtiğim sulardan bile;okuduğum çok su içti yok şurasına bişey oldu yok hastaneye kaldırıldı haberleri yüzünden korkar oldm .ama yine de kuru bir dil damaktan sonra buz gibi su içmenin verdiği zevki hiç bi şeye değişemem şu günlerde.ramazanda yaklaşıyor nası olacak bilmiyorum.
neyse biraz önce sıcağın getirdiği tembellikten söz etmiştim.şimdi de uygulamasını göstererek yazımı kısa kesiyorum :) yeniden görüşmek üzere

ah şu hayat

Posted by Ahmet Serkan Yıldırım on 10:14
yeniden selamlaar. 21 koca seneyi bitirmenin(tabi bunun 16 senesini de okuyarak geçirdiğimi düşünürsek) bezginliğiyle yazıyorum.okula gitmemin 16 sene olması sizin için garip olabilir.benim için de çok garip.5 yaşında susam sokağını izliyerek okuyup yazmaya başlamam(ki galiba en büyük hatamdı :) ) ailemin bende bir ışık gördüklerini düşünmelerine neden oldu.o yüzden sanki orası profesör çıkarıyormuş gibi 5 yaşında anaokuluna başladım.iki sene süren anaokulu maceram sonrası ilkokula başladım.ilkokulumun adı da Gazi ilköğretim okulu.orda geçen 8 sene sonunda da lise macerası.hazırlıkla beraber 4 sene süren lise maceram sonunda bi sene de üniversiteye hazırlanmamla (bunu da okul macerama katıyorum) geldim üniversiteye.şmdi 3. senedeyim ama bunu yazarken içimdeki daha nice 3 senelere lafını da duyuyorum :) off.bazen etrafımda mavi önlüklü heyecanlı çocukları görünce içimden diyorum ki keşke hep sizin gibi heyecanlı,hayat tarafından yıpratılmamış,mutlu,sevinçli olarak kalsaydım.ama tüm bunlara rağmen 22. yaş günümü evde arkadaşlarımın hazırladığı pastayı ve aldıkları hediyeleri gördüğümde hayatın bazen böyle şeylerle yüzümde tebessüm yarattığının farkına vardım.ne diyelim buna da şükür :) onlara da burdan çook çook teşekkürlerimi sunuyorum.
daha önümde uzun seneler varmı bilemiyorum ama okul bitince hayatın gerçek yüzlerini daha fazla tanıdığımda bu günlerimi de çok arayacağımı iyi biliyorum.
bu arada farketmişsinizdir bloğumda da biraz değişiklik yaptım.bazı şeylerini düzeltemesek de iyi oldu gibi sanki ..çoook çok yardımcı olan kudret abime selam gönderiyorum.
geçenlerde alexandrov rus kızılordu korosunu dinlemeye gittim.açık havada olduğundan böcekleri saymazsak eğer mükemmel bir konser oldu.mehter marşlarından ceddin deden i söyleyip kapanışlarını da 10. yıl marşıyla yaptılar.burda övgüyü hakeden bunları söyleyen kızılordu korosu mu yoksa bunları söylettiren Türkiye Cumhuriyeti mi bilemedim.her ne kadar onlar bunu bize jest olarak söylemiş olsalarda yine de mehter marşımızı diğer ülkelerin söylemeleri önemli bir şey..
bugün belki saçma şeylere değindim ama ne biliyim bide böyle olsun :) yaşlılığıma verin :) bir dahaki bloğumda görüşmek üzere

gündem

Posted by Ahmet Serkan Yıldırım on 02:49
geçtim yine bloğumun başına :) aslında çok doluyum ama şu ne yazıcağını bilememek de çok kötü bi duygu.ama gündem yoğun ben napabilirim ki .acaba hangisinden başlasam.atalarının sığındığı bizlere karşı torunlarının nelere cesaret ettiği israilimi.facelerde boykot boykot deyip de hala israil malları kullananları mı.filistindeki acı çeken halkı mı.hatayda şehit olan askerlerimizi mi.futbol harici tüm branşlarda gelen şampiyonluklarımızı mı.tutuklanan 7 kişiyi mi.takım içersindeki belirsizlikleri mi.daha neleeer neleer.işte çok kötü dediğim şey bunların hangisinden başlıcağını bilememek.bazı yazarlar bu kadar gündem bolluğundan saçmalıyorlar belki de.bende saçmalamamak için tüm bunlara yorumsuz kanısı koyuyorum..
size kendi gündemimi belirtmek istiyrum biraz.3695 devrini tamamen bitirdim.bir çok insan bu devri çok merak ediyor ve benden başka da bilen yok.ama her insanın bir özeli var diye düşünüyorum.herkes bazı özellerini kendi kendine yaşamalı.bazı devirleri kendi kendine açıp da kendi kendine bitirmeli.special life special life :)
geçen akşam sınavlar başlamadan bi büyüğe danışalım dedim ve aydınla yeni rakının yeni seri ürününün 70 lik le beraber iki de rakı bardağı verdiğini görünce bu danışma isteği iyice alevlendi.kurduk balkona mezeli bi rakı sofrası.açtık müziğimizi de.içtik de içtik.bunun devamında balkonun öyle bir esintisi vardı ki.sanki hayat şarkıdaki bu gece benim gecem bu gece bizim gecemiz teorisini iyice yaşattı bizlere.balkondaki esinti için gittim bir ceket giyip o mükemmellikte güzel bir uyku çektim balkondaki sandalyenin üzerinde :) bazen sevinçli bazen kederli hayat böyle güzel diyorum ve bu bloğun da sonuna geldiğimi belirtiyorum.aa az kalsın unutuyordum.merveyle muhabbet ederken kız konusu açıldı ve kızlar üzerinde bir uzlaşma yolu bulduk kendisiyle :) merve ısrarla o konuyu da yazmamı istedi ama mervecim inan ki o konu yukarda yazdıklarımdan bile daha karmaşık :) yine de kapıyı tam kapatmiyim ve ileride o konu üzerinde yazabilceğim bir blog olduğunu belirtip kapıda hafif aralık bırakiyim :) bir sonraki bloğuma kadar hoşçakalınn ;)

konu arabesk

Posted by Ahmet Serkan Yıldırım on 03:53

herkese yeniden selamlar :)
konu olarak arabeski seçtim.çünkü neredeyse ortaokuldan beri arasız dinlediğim tek müzik tarzı bu.neden bilmiyorum ama bazı şeyler yüzünden ülkemizde çok abest ve kroca karşılanıyor.kendilerini jiletleyen yada dinleyip intihara sürüklenen bazı karaktersizlerin bu densizliklerini tüm arabesk camiasına yaymak nasıl bir mantıktır onu da anlamam.taa ortasonlardan itibaren başladı bende arabesk isteği.bıkmadan usanmadan dinledim.bu süre içerisinde ailem tarafından psikoloğa gönderilmeye bile zorlandığımı hatırlarım.neler yapmadılar ki hatta.mp3 çalarların çıktığı ilk zamanlarda almanyalardan getirtip içine pop şarkıların yüklendiği ama kendi elektronik bilgi becerim dahilinde bu şarkıları ertesi güne varmadan arabesk şarkılarla yerini değiştirdiğimi de bilirim.bence arabesk dünyada içerik olarak tek müzik tarzıdır.aynı anda hem acıyı hemde zevki tattıran başka hangi müzik tarzı var ki.bide şu oluşmuş herkeste.dinlediğin şarkıyı illa birilerine itham ediyosun.böyle bir şey olabilir mi ki.uzun zamandır müzik dinleme yaşamımda şarkıları birine itham etme olarak değil sadece içerisindeki duygu yoğunluğuna bakarak yaşadım.bir arif susamın nikah memuru şarkısındaki durdur bu nikahı nikah memuru demesindeki istek arzu başka hangi tarz müzikte bulunabilir ki :) yada bir mahsun kırmızıgülün ellerin kadınısın şarkısındaki sen beni Allah'sız bir kula sattın demesindeki gerçekçiliği :) buna bir çok örnek vermek mümkün aslında.ama arabeski bu hale getiren,arabesk dinlerim diyince öğğ dedirten zihniyetler utansın diyorum.
tabii ki burda türk sanat müziğinin güzelliğine de değinmeden edemem.rakımın yanında mezeden bir parça olan bu müzik tarzına duyduğum hayranlık da en az arabesk kadar var.hatta ileri boyutta hayal dünyamda bile büyük bir yer edinmiş durumda.bir emel taşçıoğlu dinlerken bir muazzez ersoy dinlerken bir emel sayın bir kamuran akkor bir neşe karaböcek bir zara(yine arabeske giricem ama )bir güllü bir kibariye dinlerken hep şunu hayal ederim.böyle güzel sesli bir kadınla evlenmişim.işten gelmişim yorgun argın.hanım bana sofrayı hazırlamış mezelerimi kurmuş.telefon açıyorum bakkala (böyle bir alaturkalık da çok güzel olurdu hani)memet abi senin çırağa bi büyük rakı ver acele getirsin :) getiriyor rakımı çırak.biraz bahşiş sıkıştırıyorum eline.hanım rakımı da dolduruyor buzunu koyuyor bardağa.geçiyor karşıma.ee sesi güzel ya .söle karı diyorum .o söylüyor.ben rakımdan yudumlayıp mezeden yiyorum.o söylüyor ben yudumluyorum.öle güzel öle içten söylüyor ki bu beğenimi rakı bardağımı masaya hafifçe vurarak belli edip öyle içiyorum bu sefer.bu hayali insana başka hangi tarz müzikler kurdurabilirler ki :)
hayallere bir son verip gerçek dünyaya geçiş yapıyorum şu an :) kudret abimin de desteğini alarak farklı farklı konulara da el atmaya başladım böyle.inşallah bu tarzlar da beğeninize gider.belki çok sitemli belki çok eleştirici olacak ama o benim sorunum değil kendini eleştirtenlerin sorunu artık :) bir dahaki blog yazıma kadar hoşçakalın ;)

uzun zaman sonra yeniden :)

Posted by Ahmet Serkan Yıldırım on 07:04
yine merhabalar diyorum.uzun zamandır (bloğum buna çok içerlicek ama) aklıma gelmediğinden ya da vakit bulamadığımdan dolayı yazamıyorum.anlatılacak o kadar çok şey var ki aslnda.en önemlisi trabzon karşısında giden şampiyonluk.sende stadı yaktın mı diyenler olacak belki.cevap vericem evet yaktım.çünki yine bizim canımız yandı.çünki yaptığımız mücadele.deplasman yollarında çektiğim çile,çekilen cefalar,alınan cezalar,feneriumlara biletlere ödenen paralar,girdiğimiz kavgalar,polisten yediğimiz joplar,biber gazları.bunları uzatmak eminim ki mümkün.ama demiştik bi kere yakarız diye.bu sadece bir göz dağıydı aslnda.yönetim müşteri kılığına soktuğu ve kurda kuzu postu giydirdikleri bizler üzerimizdeki kuzu postlarını yaktık çünkü.dj hakkı abi vardı bizlere mükemmelliğin ötesinde anonslar ve sunuşlar yapan.onu işten nasıl bir zihniyet çıkarır ona da şaşarım.görmüşlerdir inşallah kimin anonsçu kimin bilmemne çocuğu olduğunu.bu kadar ağır konuşmak istemezdim ama daha ağırlarını hakeden bir konu bu.bukalemunların da ortaya çıktıklarını gördüm.statlarına gidemedikleri bursalıların şampiyonluğuna sevinen kargalar gördüm.kendi başarısızlıklarını 4.lüklerini bursanın şampiyon olmasıyla kutlayan ultravestiler gördüm.eeh gördüm de gördüm.tabi ne desem bir şey değişmicek ama en kötü gün bunlarsa bugün de FenerBahçeliyim.
gelelim normal hayata.her zamanki gibi devam ediyor işte o da.bu yazı da yeni bilgisayarımdan yazdığım ilk blog.nusretin,ramazanın ve yeri geldi aydının bilgisayarında güzel günler geçirmiştim.inşallah o günlerden daha güzellerini kendi bilgisayarımda görürüm.bu arada bilgisayarı almamda babama ağır diploması hareketleri yürüten enişteme,baskıcı bir rejim uygulayan ablama ve bunları sponsorluğuyla mükemmelleştiren babam Yusuf Yıldırım'a çok teşekkürlerimi ediyorum.
çok uzun bir yazı oldu sanki bu.sınavların yaklaşmasından dolayı belki yine sık yazamıycam ama bir daha ki yazıma kadar hoşçakalın :) özellikle Kudret Kaya abime de sevgi ve saygılarımı iletiyorum ;)

blogta 2. gün

Posted by Ahmet Serkan Yıldırım on 15:39
herkese selamlar :) ilk blog yazımı takip edenler bilir.demiştim ya hani her geçen gün bloglarımın kalitesi artıcak diye.ancak blogoloji müdürlüğüne göre bu blogta pek bi kalite artışı beklenmemiş :) doğru da tahmin etmişler aslında.ankamall e gitmekten başka yaptığım pek bişey yoktu çünkü.sırf blogum olsun diye yazıyorum bu gece ama neden bilmem yine de yazmak istedim.biraz da nusretin ısrarlarıyla oldu bu :) bu türk malı ne kadar güzel bi dizidir ya .gerçi diziyi de etkin hale getiren,büyük bir hayranı olduğum Şafak Sezer'i de burdan saygıyla selamlarım.filmlerinde bile senaryonun saçma olmasına rağmen kendi başarısıyla filmde gülmemizi sağlıyor.tabi bi de Genç FenerBahçeliler grubu üyesi olması beni kendisine daha da hayran kılıyor.bugün uzun zamandır görmediğim gökselim,fikri selim irfanı selim kişi geldi eve :D kendisi de birazdan nusretle beraber bu iltifatlarımı okuyup beni tebrik edicektir :)
Belki merak ediyosunuzdur blog yazmamdan beri hayatımda neler değişti diye.bunu bende çok merak ediyorum aslnda ama sanki biraz rahatladım mı ne :) blog blog derken yeterince zaman geçirdim.sıcacık yatağım beni bekler diyicem ama onun da pek sıcak olduğunu söyliyemem :) ama yine de her gece olduğu gibi bu gece de gidicem ona .
herkese sevgiler saygılar iyi geceler ;)